TÜRKÇE - MUHAMMED ESED KURAN TEFSİRİ( MUHAMMED ESED KURAN TEFSİRİ ) |
101 - Karia |
RAHMÂN, RAHÎM ALLAH ADINA (1)
1 - Otoritelerin çoğunluğuna göre, (9. sure -Tevbe- hariç bütün surelerin başında yer alan) bu ifade Fâtiha'nın ayrılmaz bir parçasını oluşturur. Bu nedenle 1. ayet olarak numaralandırılmıştır. Bütün diğer örneklerde ise besmele, surelerin başında yer alır ve fakat ayet sayılmaz. Rahmân ve Rahîm ilahî sıfatlarının her ikisi de "bağışlama", "merhamet", "şefkat" anlamına gelen ve fakat daha da kapsayıcı bir mana ifade eden rahmet isminden (bu ismin masdarından) türetilmişlerdir. İlk zamanlardan bu yana İslam alimleri, bu iki terimi birbirinden ayıran anlam nüanslarını tanımlamaya çalışmışlardır. Bu açıklamaların en ikna edici ve sade olanı İbni Kayyım'a aittir (Menâr I, 48'den naklen): (Ona göre,) Rahmân terimi, Allah'ın Varlığı kavramında içkin (mündemiç) bulunan ve ondan koparılması mümkün olmayan rahmet saçıcılığı vasfını kapsarken, Rahîm, bu rahmetin O'nun mahlukatı üzerindeki tezahürünü ve onlar üzerindeki etkisini, başka bir deyişle O'nun aktivite (faaliyet) tarafını ifade eder. |
|
1. | AH! Apansız (gelen) bir bela! (1)
1 - Yani, dünyanın dehşetli bir şekilde dönüşeceği Son Saat'in gelip çatması (bkz. 14:48, not 63 ve 20:105-107, not 90). |
2. | Ne korkunçtur apansız (gelen) bela! |
3. | Bilir misin nedir, nasıl olacaktır o apansız bela? |
4. | [O,] insanların şaşkın vaziyette uçuşan pervanelere benzeyeceği Gün, |
5. | ve dağların yumuşak yün topaklarını andıracağı Gün [vuku bulacaktır]. |
6. | O zaman, [iyiliklerinin] tartısı ağır basan |
7. | kendisini mutlu bir hayat içinde bulacak; |
8. | tartısı hafif gelen ise |
9. | bir uçurumun girdabına sürüklenecektir. (2)
2 - Lafzen, "anası [yani, varacağı yer] bir uçurum olacaktır", zımnen, sıkıntı ve ümitsizlik (uçurumu). "Ana" (umm) terimi, deyimsel olarak kapsayıcı veya kucaklayıcı bir şeyi göstermek için kullanılmaktadır. |
10. | Bilir misin nedir o [uçurum]? |
11. | Dağlayan bir ateş! (3)
3 - Lafzen, "kızgın ateş"; sıfat, ateşin ana vasfını vurgulamayı amaçlamaktadır. Unutulmamalıdır ki, günahkarların öteki dünyadaki azabı ile ilgili Kur'ânî tasvirlerin tümü, ancak insan tecrübesinin sınırları içindeki maddî olgular ile karşılaştırılarak anlaşılabilecek olan durumlar ve şartlar ile ilgili mecazlar veya teşbîhlerdir (bkz. Ek I). |